NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
مُحَمَّدٍ
الْمَرْوَزِيُّ
حَدَّثَنِي
عَلِيُّ بْنُ
حُسَيْنٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ يَزِيدَ
النَّحْوِيِّ
عَنْ
عِكْرِمَةَ
عَنْ ابْنِ
عَبَّاسٍ قَالَ
فَإِنْ
جَاءُوكَ
فَاحْكُمْ
بَيْنَهُمْ
أَوْ
أَعْرِضْ
عَنْهُمْ فَنُسِخَتْ
قَالَ
فَاحْكُمْ
بَيْنَهُمْ
بِمَا
أَنْزَلَ
اللَّهُ
İbn Abbas'tan, şöyle
dediği rivayet olunmuştur:
"Sana gelirlerse
ister aralarında hükmet, ister onlara yüz çevir"[Mâide 42] (âyeti
kerimesi) neshedilmiştir. (Çünkü Yüce Allah daha sonra indirdiği başka bir
âyet-i kerimesinde):
"Ve aralarında
Allah'ın indirdiği ile hükmet" buyurmuştur.
İzah:
Mâide 49
Bu hadis-i şerifte;
Yüce Allah, İslâmın ilk yıllarında, "Sana gelirlerse, ister aralarında
hükmet, ister onlardan yüz çevir"[Mâide 42] âyet-i kerimesiyle Hz. Nebi'i mahkeme
olmak üzere kendisine müracaat eden gayrimüslimlerin davalarına bakıp
bakmamakta muhayyer bırakmışken, daha sonra indirdiği Mâide sûresinin 49.
âyetiyle onların arasında meydana gelen anlaşmazlıklarda da bizim kitabımıza
göre hüküm vermesini emrettiği ifade edilmektedir.
Atâ, Nehaî, Şa'bî,
Katâde, İbn Cerîr, Esamm, Ebû Müslim ve Ebû Sevr'e göre ise, Mâide sûresinin
40. âyetinde ifade buyurulan muhayyerlik bakidir, yürürlükten kaldırılmış
değildir ve tüm müslüman hâkimler için geçerlidir. Binaenaleyh, gayrimüslimler
davalarının halli için müslüman mahkemelerine müracaat ederlerse, hâkimler
onların davasına bakıp bakmamakta muhayyerdirler.
İbn Abbas (r.a) ile
Mücâhid, İkrime, Hasan-ı Basrî, Atâ el-Horasanî, Ömer b. Abdülaziz ve Zührî'ye
göre ise, bu muhayyerlik hükmü Mâide sûresinin 49. âyet-i kerimesiyle
neshedilmiştir. Bu yüzden müracaat ettikleri zaman gayrimüslimleri kendi
hâkimlerine göndermek caiz değildir. Hanefî uleması da bu görüştedir.
İmam Şafiî ise
"müslümanların himayesinde yaşayan zımmîler müracaat ettikleri zaman
onların davasına bakmak müslüman hâkim üzerine vaciptir. Fakat hâkim
müslümanlarla belli bir süre için barış antlaşması yapan antlaşmahların
davasına bakıp bakmamakla muhayyerdir" demiştir.
Muhayyerlik hükmünün,
taraflardan birisinin müracaatı haline; vücûb hükmünün de taraflardan her
ikisinin de müracaatı haline ait olduğu kabul edilirse bu görüşlerin arası
te'lif edilmiş olur.[Hak Dini Kur'an Dili, III, 1688.]
Taraflardan birisinin
müslüman olması halinde İse mahkemeye getirilen, davaya bakılmasının'vacip
olduğunda mezhep imamları ittifak etmişlerdir.[Bk. Ahmed es-Sâvî, es-Sâvî
Ale'l-Celîeyn, I, 247.]